Oku Okut Yayınları
2024, Bir Düşünür Bir Kavram ve Din
https://doi.org/10.55709/okuokutyayinlari.64
visibility
…
description
353 pages
link
1 file
Bu çalışma, Türk düşünce dünyasının önde gelen düşünürlerinin modernleşme, kimlik, milliyetçilik, din, ahlak, toplumsal kontrol ve Doğu-Batı medeniyet tartışmaları konularında geliştirdikleri kavramları ele alarak Türk toplumunun sosyal ve kültürel dönüşüm süreçlerini anlamayı amaçlamaktadır. Çalışma, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş sürecindeki toplumsal yapının dinamiklerini, bu dinamiklerin kimlik ve toplumsal aidiyet üzerindeki etkilerini ve bu süreçlerin yarattığı sosyal, kültürel ve siyasal kırılma noktalarını altı ana başlık altında toplar. Her bir düşünür ve kavram, Türk toplumunun tarihsel, sosyolojik ve kültürel yapısını daha derinlemesine anlamak için ele alınmıştır.Çalışmanın amacı, Türk toplumunun modernleşme sürecinde yaşadığı kimlik bunalımlarını, toplumsal değişim dinamiklerini ve bu süreçlerde öne çıkan sosyal, kültürel ve dini çatışmaları teorik bir zeminde analiz ederek, Türk düşünce tarihindeki temel yaklaşımları ortaya koymaktır. Çalışma, her bir düşünürün geliştirdiği kavramların toplumsal yapıyı nasıl etkilediğini ve modern Türk toplumunun kimlik, aidiyet, din ve medeniyet tartışmalarına nasıl katkı sunduğunu analiz etmeyi hedeflemektedir.Bu çalışma, Türkiye’nin modernleşme ve toplumsal dönüşüm süreçlerinde yaşadığı gerilimleri ve kırılma noktalarını anlama açısından önemli bir kaynak teşkil etmektedir. Türk düşünce tarihinde iz bırakan önemli isimlerin fikirlerini bir araya getirerek, toplumsal yapının dinamiklerini ve bu dinamiklerin kimlik, aidiyet ve kültürel yapı üzerindeki etkilerini anlamayı amaçlamaktadır. Özellikle modernleşme, kimlik ve medeniyet tartışmalarının yoğunlaştığı günümüzde, çalışmanın sunduğu yaklaşımlar, Türk toplumunun kimlik arayışlarını ve toplumsal yapının geleceğini anlamak açısından değer taşımaktadır.Modernleşme ve Toplumsal Değişim KavramlarıÇalışmada, modernleşme ve toplumsal değişim sürecinde toplumsal yapıdaki değişimleri anlamak için dört önemli düşünür ve onların kavramları ele alınmıştır. İlber Ortaylı’nın geliştirdiği “İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı” kavramı, Osmanlı Devleti’nin 19. yüzyıldaki modernleşme sürecinde yaşadığı sancıları ve bu sürecin sosyolojik etkilerini açıklamak için önemli bir referans noktasıdır. Nermin Abadan Unat ise “Bitmeyen Göç” kavramı ile modernleşme ve sanayileşme sürecinde ortaya çıkan göç olgusunun toplumsal yapı üzerindeki etkilerini inceleyerek, Türkiye’nin kırsaldan kente geçiş sürecini aydınlatır. Cavit Orhan Tütengil’in “İkili Yapı” kavramı, Türkiye’de modernleşme sürecinde kırsal ve kentsel yapılar arasındaki dengesizliği ve bu dengesizliğin toplumsal gelişmeyi nasıl sekteye uğrattığını ortaya koyar. İsmail Gaspıralı’nın “Hakkaniyet Kavramı” ise toplumsal adalet ve dengeyi sağlama çabasını vurgular, modernleşme süreçlerinde toplumsal barışın tesis edilmesi gerektiğine dikkat çeker.Kimlik, Milliyetçilik ve Sosyolojik EsaslarBu başlık altında, Türk toplumunun kimlik arayışı ve milliyetçilik anlayışına dair beş düşünür ve onların geliştirdikleri temel kavramlar ele alınmıştır. Yusuf Akçura’nın “Üç Tarz-ı Siyaset” kavramı, Osmanlı Devleti’nin dağılma sürecinde kimlik ve aidiyet sorunlarına dair üç farklı politika modelini (Türkçülük, Osmanlıcılık, İslamcılık) analiz eder. Sadri Maksudi Arsal’ın “Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esasları” kavramı, milliyetçiliğin yalnızca siyasal bir ideoloji değil, aynı zamanda sosyolojik bir olgu olduğunu ve toplumsal kimlik ile aidiyet duygusunu nasıl şekillendirdiğini açıklar. Seyyid Ahmed Arvasi’nin “İleri Türk Milliyetçiliğinin İlkeleri” kavramı, geleneksel değerlerle uyumlu ve çağın gereklerine uygun bir milliyetçilik modeli sunar. Remzi Oğuz Arık’ın “Anadoluculuk” kavramı, Türk kimliğini ve kültürel mirasını Anadolu merkezli bir bakış açısıyla ele alırken, Hilmi Ziya Ülken’in “Soyaçekme” kavramı ise toplumsal yapının genetik miras ve kültürel kalıtım yoluyla nasıl şekillendiğini ve kimlik inşasının biyolojik ve sosyolojik temellerini inceler.Din, Sekülerleşme ve LaiklikBu başlık altında, din-toplum-devlet ilişkilerini analiz eden üç düşünür ve kavramları ele alınmıştır. Durmuş Hocaoğlu’nun “Milli Sekülerizm” kavramı, Türkiye’de sekülerleşme sürecinin milli değerlerle nasıl uyumlu hale getirilebileceğini savunur ve dinin toplumdaki işlevini korurken, modern devlet yapısı ile entegrasyonunu ele alır. Bahattin Akşit’in “Laikleşme Tipolojisi” kavramı ise farklı toplumlarda laikleşme süreçlerinin işleyişini ve bu süreçlerin toplumsal yapıyı nasıl dönüştürdüğünü analiz eder. Sabri Ülgener’in “Zihniyet Söylemi” kavramı, ekonomik kalkınma süreçlerinde din ve zihniyetin rolünü, ekonomik gelişmenin kültürel ve dini temellerle nasıl ilişkilendirildiğini açıklayarak sosyo-ekonomik yapıların derinlemesine incelenmesine katkıda bulunur.Toplumsallaşma, Ahlak ve Sosyal KontrolBirey-toplum ilişkisi ve toplumsal kontrol mekanizmalarının toplumsal yapıyı nasıl şekillendirdiğini analiz eden düşünürler bu başlık altında ele alınmıştır. Şerif Mardin’in “Mahalle Baskısı” kavramı, toplumsal kontrol mekanizmalarının bireyler üzerindeki baskısını ve sosyal çevrenin bireyin davranışlarını nasıl şekillendirdiğini ifade eder. Cahit Tanyol’un “Ahlak ve Toplum” kavramı, ahlakın toplumsal yapıdaki rolünü ve ahlaki değerlerin toplum içindeki işlevini inceler. Özcan Güngör’ün “Nesnelerin Sosyalleştirmesi” kavramı, gündelik hayatta nesnelerin bireylerin kimlik ve toplumsallaşma süreçlerindeki rolünü tartışırken; Hüsamettin Arslan’ın “Epistemik Cemaat” kavramı ise bilgi topluluklarının nasıl oluştuğunu ve bu toplulukların düşünce yapıları üzerindeki etkisini inceleyerek bilgi ve sosyal yapı arasındaki ilişkiyi anlamaya yönelik bir zemin sunar.Doğu-Batı İkilemi ve Medeniyet TartışmalarıDoğu’nun manevi değerleri ile Batı’nın materyalist yaklaşımı arasındaki gerilim, Türk toplumunun kimlik inşasında sürekli bir denge arayışını gerektirmiştir. Bu bağlamda, Samiha Ayverdi’nin “Doğu-Batı Medeniyeti Üzerine Yaklaşımı” Doğu’nun ruhani değerlerinin Batı’nın maddi dünyası ile dengelenmesi gerektiğini savunur. Recep Şentürk’ün “Açık Medeniyet” kavramı, medeniyetler arası diyaloğun önemini vurgular ve çeşitliliklerin birlikte var olmasını savunan bir açık medeniyet modeli önerir. Nurettin Şazi Kösemihal’in “Sanat ve Fikir İşçileri” kavramı ise sanatçılar ve entelektüel bireylerin toplumsal değişimdeki rolünü incelerken; Vamık Volkan’ın “Divandaki Düşmanlar” kavramı, kimlik inşasında “dış düşman” imgelerinin toplumsal yapıyı nasıl etkilediğini ve bu imgelerin toplumların kendini tanımlama süreçlerindeki işlevini açıklamaktadır.
Related papers
Algıların İzdüşümündeki Din
Ahmet Arın
İçten ve dıştan gelen uyarıcıların duyumlar aracılığıyla anlamlı hâle getirilmesine, beyne ulaşan duyumların organize edilerek tanıma, anlama ve anlamlandırma işlemine algı denir. Bir tat almak duyum iken, ne tadı olduğunu anlamak algıdır. Bir ses duymak duyum iken, kimin veya neyin sesi olduğunu anlamak algıdır. Algılama, duyumların çeşitli biçimlerde örgütlenip anlam kazanması, yorumlanmasıdır. Herhangi bir zamanda algıladıklarımız sadece uyaranın yapısına bağlı değil, aynı zamanda ortama, önceki deneyimlerimize, o andaki duygularımıza, genelde istek, tutum ve amaçlarımıza bağlıdır. Algılama, uyarının duygusal yapısı, ortam veya zemin, daha önceki duyusal deneyimler, kişisel duygu, tutum, amaç ve dürtüler tarafından etkilenir. Son dönemlerde daha farklı algı biçimlerinden söz edilmekte ise de temel algılama biçimleri olarak; görme, işitme, dokunma, tat ve koku, algılarından bahsetmek mümkündür. Algıda seçiciliği sağlayan kişiden kaynaklanan ya da iç faktörler diyebileceğimiz; ihtiyaç ve güdü, ilgiler, meslek, beklentiler, tutumlar, geçmiş yaşantılar ve deneyimler olduğu gibi uyarıcıdan kaynaklanan ya da dış faktörler diyebileceğimiz; uyarıcının şiddeti ve büyüklüğü, tekrarı, zıtlığı, ani değişiklikler/yenilik, tuhaflığı, hareketliliği de söylenebilir. Ayrıca değişmezlik, örgütleme, derinlik algısı da algıyı etkileyen faktörler arasında yer almaktadır. Bu da gösteriyor ki algılar, insanın bilgi dünyasının en temel niteliği olup, dilin, kavramların ve aklın bilinçli kullanımının bilgilenme süreçlerinde temel ve yapıcı rol oynar. Bu noktada algıyı etkileyen temel faktörleri iki şekilde ifade etmek mümkündür: İç etmenler; duygular (korku, öfke, üzüntü, sevinç vb.) , dürtü, güdü ve ihtiyaçlar, psikolojik ve zihinsel durum, algıya hazır olma, geçmiş yaşantılar ve öğrenme, tutum ve önyargı, meslek ve ilgiler, beklentiler. Dışsal etmenler; fiziki çevre (ısı, ışık, sıcaklık, iklim), sosyal çevre (kültür). Algılama anında, geçmiş yaşantılar, diğer duyu organlarından gelen başka duyumlar, o andaki beklentiler, toplumsal ve kültürel etkenler ve değerler işin içine girerler. 2 Kur'an'ın sürekli iç ve dış ayartıcılardan bahsetmesi de boşuna değildir. İyilik ve kötülük kendisine ilham edilen 3 bir varlık olarak insanın fıtratına/iyiliğe yönelmesini sağlayan özel bir yetenek konulduğunu da unutmamak gerekir. Ayrıca her türlü duyu organlarının faaliyetlerinden de sorumlu tutulacağı sürekli vurgulanmaktadır. 4 İç ses ve isteklerle, dış verileri işleyen ve çeşitli değerlendirmeler sonucu karar verecek olan da akıl-irade ikilisidir. Bu yazıda Kur'an, Peygamber, Din ve İnsan algımız insan çevre (toplum) ilişkileri bağlamında değerlendirilmeye çalışılacaktır. 1.Kur'an/vahiy algımız Hemen en başta vurgulamak gerekir ki, Müslümanların çoğunluğu Kur'an'a metinsel olarak âşık ama anlamından da bir o kadar uzak bir görüntü çizmektedirler. Sürekli ve en çok okunan ama hayata gerektiği gibi uygulanmayan/yansıtılmayan bir kitap. Kur'an'ın haber verdiği ve kutlu elçinin (sav) şikâyetine konu olan şekliyle 5 terk edilmiş/mehcur bırakılan bir kitap. Kur'an hem en çok okunan kitap olup hem de nasıl terk edilmiş oluyor sorusunun cevabı, anlama ve uygulama ilişkisinde yatmaktadır. Yıllarca söylenen ve hala bazı kişilerce söylenmeye devam edilen "Kur'an mealinden okunmaz, okusanız da bir şey anlamazsınız" söylemi Müslümanların algı dünyasını şekillendiren en önemli olumsuz söylem olmuştur. Kur'an'ın geldiği ortamın ve o ortamda dünyaya gelen ve yetişen elçinin dili olan Arapça, bu tür söylemlerle kutsanmış ve insanların kendi dilinde Yüce Allah'ın lütfundan bir parça olan hitabını öğrenmelerinin önü tıkanmaya çalışılmıştır.
View PDFchevron_right
Din Eğitiminde Düşünme Becerilerini Geliştirme Bağlamında Bir Kavram Değerlendir
Safiye Kesgin
Journal of Turkish Studies, 2018
To provide a concept richness for thinking and expressing what you think. 8. To train the elements that prevent right reasoning and thinking.
View PDFchevron_right
Felsefi Düşüncenin Oluşumu
Şerif Dündar
Felsefi Düşüncenin Oluşumu, AUZEF-Felsefe, Ders Notu Özeti
View PDFchevron_right
Bir Sosyolog Bir Kavram ve Din -1
Oku Okut Yayınları
Bir Sosyolog Bir Kavram ve Din -1, 2023
Bu kitap, ünlü Türk sosyologların çalışmalarını ve önemli kavramlarını ele alırken, onların gözünden Türk toplumunun zengin dokusunu aydınlatıyor. Erol Güngör’ün kültür Değişmesi kavramını; Ahmet Cevdet Paşa’nın tarih ve toplum üzerine görüşlerini; Prens Sabahaddin’in liberalizm ve ademi merkeziyet kavramını; Ziya Gökalp'ın Türkçülük ve milliyetçilik anlayışını; Niyazi Berkes’in çağdaşlaşma perspektifini; Erol Güngör’de İslam'ın güncel meselelerini; Aliya İzzetbegoviç’de uygarlık konusunu; Orhan Türkdoğan'ın köy sosyolojisi anlayışını; Mübeccel Belik Kıray’ın kentleşme ve tampon kurumunu; Nilüfer Göle'nin Batı-dışı modernlik kavramını; Cemil Meriç’te medeniyet, umran ve irfan üzerine düşüncelerini; Baykan Sezer’de Doğu-Batı dikotomisini; Ünver Günay’da Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamlaşması sürecini; Şerif Mardin'in sivil toplum, ideoloji ve modernleşme anlayışını; Mümtaz Turhan'ın kültür değişmelerini; Nilgün Çelebi’nin socious kavramını; Korkut Tuna’da bilginin Batılılaştırılması kavramını; Amiran Kurtkan Bilgiseven’de toplumsal değişme süreçlerini ele alarak okuyucuya düşünce, toplum ve bilhassa Türk toplumu üzerinde düşündürtme ve bu düşüncelerin din ile olan etkileşimleri ele alındı. Bu kitap, Türk sosyologlarının düşüncelerini ve kavramlarını derinlemesine incelemek isteyen herkes için bir kılavuz niteliği taşıyor. Her bir yazar, ilgili sosyologun düşünsel mirasını özgün bir bakış açısıyla ele alarak, Türk toplumunun karmaşıklığını ve zenginliğini anlamamıza katkı sağlıyor. Aynı zamanda kendi toplumsal gerçeklerimizden yola çıkarak, yeni bir sosyolojik perspektif geliştirmenin olanaklarına dikkat çekiyor. Bu yüzden kitap, Türk sosyolojisinin anahtar figürlerini ve kavramlarını keşfetmek isteyen herkes için bir ilham kaynağıdır.
View PDFchevron_right
Felsefi Düşün
Felsefi Düşün, Roberto Rodríguez Milán, Gökhan Murteza, Sergio Cremaschi
2013
View PDFchevron_right
Din ile Tüketimi Birlikte Düşünmek: Gıda Market Alışverişleri Özelinde Kavramsal Bir Bakış
Ayşen Aydın
Din ile Tüketimi Birlikte Düşünmek: Gıda Market Alışverişleri Özelinde Kavramsal Bir Bakış, 2022
When the purchasing decision processes of consumers are examined, it is known that the process takes place very quickly and in a short time. However, the point of explaining the purchasing decision processes may not be so easy most of the time. This situation, which is experienced in almost every food shopping, may vary according to the psychology of the consumer, the social and cultural factors it is affected by, and even the level of religiosity. Consumers consider many factors when choosing the market they will shop at. The decision process, which takes place under the influence of these factors, which they are not even aware of, is like a black box in a sense. This process, in which the answer to the question of what the consumer needs, is sought, necessitates the factual evaluation of the concept of need. Is the aim only to quench the thirst felt at that moment, or is there a sense of belonging as well? In this context, it is important to investigate the effect of religiosity on market preferences (Çubukçuoğlu and Haşıloğlu, 2012: 2-3). The aim of the study is to conceptually examine the relationship between consumers' religious belief levels and food market shopping. In this context, firstly, the concepts of religion and religiosity are mentioned, and then national and international literature reviews on the relationship between religion and consumption are included. From this point of view, the areas directed by the literature are pointed out.
View PDFchevron_right
Felsefi Düşün-Mantık
Felsefi Düşün
Felse Dü ün, hakeml b r akadem k felsefe derg s d r ve derg de kör hakeml k s stem uygulanmaktad r. Alt ayda b r (Ek m ve N san aylar nda) yay nlan r. Felse Dü ün, e Ph losopher s Index, TUBİTAK ULAKBİM ve EBSCO Human t es Internat onal Index tarafından indekslenmektedir. Felse Dü ün s a bl nd-rev ewed and b annual (October and Apr l) academ c journal of ph losophy. Felse Dü ün s ndexed by e Ph losopher s Index, TUBİTAK ULAKBİM and EBSCO Human t es Internat onal Index.
View PDFchevron_right
Dini Düşünceyi Bir Temele Yaslamak: Delil
Ahmet Arın
Son zamanlarda özellikle bazı kesimlerce dini konularda hüküm verme yarışı yapılmakta, Kur'an ayetleri ve vahyin genel ilke ve prensipleri göz ardı edilerek rivayetler üzerinden "kendi dini inanışları" insanlara "ed-din" olarak dayatılmak istenmektedir. Kişi mensup olduğu grubun, topluluğun, cemaatin savunularını din olarak kabul etmekte, din adına takip ettiği kişi/leri yücelterek onun her söylediğini hakikat olarak algılamaktadır. Hâlbuki İslam âlimlerince ittifakla kabul edilen üç bilgi kaynağına yani akıl, duyular ve vahye/doğru habere dayandırılmadan ya da delillendirilmeden paylaşılan her bilgi şüphe unsurunu içinde barındırır. Bu yüzden doğru olanı yanlıştan ayırmak için akla, sağlam delillerle yardımcı olmak elzem hale gelmektedir. Dayanılan delilin ne kadar sağlam olduğu önemlidir, zira bir takım çevrelerce çoğu zaman bilinçli bir şekilde delil olarak ileri sürülen dayanakların akla uymayan, vahiyle de çelişen bir takım zayıf ya da uydurma rivayetler olması işin aslını bilmeyenler tarafından fark edilmemekte ve verilen bilgi hakikat/doğru olarak algılanmaktadır. Bu çevreler zayıf veya uydurma rivayetler üzerinden olduğu gibi mezhepler üzerinden de din algısı oluşturmaya çalışmaktadır. Mezhepler dinin anlaşılması ve yorumlanmasında önemli bir görev üstlenmekle birlikte tarihi süreçte dine eklemlenen yorumsal bilgilerin mutlak bilgi kabul edilmesinin ve mezheplerin dinin kendisi olarak algılanmaya başlanmasının pek çok probleme yol açtığı bilinen bir gerçektir. Zira mezheplerin dinin kendisi gibi algılanması; mezhep imamlarının yorumlarını ve tarihi süreçte bu yorumlara diğerleri tarafından eklenen sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi içerikli diğer yorumları sorgulanamaz hale getirmiş, günümüzde farklı şartlarda yaşayan insanlara öncekilerin hükümleri aynen dayatılmış ve bunun yanlış olduğuna dair herhangi bir itirazın önü de kesilmiştir. Burada tartışılan husus rivayetleri ve mezhepleri yok saymak değil, rivayetler ve mezhepler üzerinden yapılan ve mutlak hakikatmiş gibi süslenerek insanlara sunulan bilgileri tartışmaya açmaktır. Daha doğrusu ciddi her hangi bir konuda konuşurken delile dayanmayan, temelsiz, isnatsız, vahye ters düşen konuşmalardan/konuşanlardan ve yanlış yorumlardan uzak durmaya bir çağrı görevidir. Kısaca her mümini aklını selim bir şekilde kullanmaya ve vahyi anlamak için gayrete davettir. Zira insan, gerek tenzil edilen/indirilen ayetleri (vahiy) ve gerekse tekvin edilen/yaratılan ayetleri (evren ve işleyişi) anlamada, aklı kullanmaktan birinci derecede sorumlu bir varlıktır.
View PDFchevron_right
Kuramsal Bağlamda Mitik Düşüncenin Din ve Psikoloji İle İlişkisi
Fatma Sağlam Demirkan
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2020
A person tries to have an idea about what is going on in the universe by turning to the universe with a sense of wonder and amazement since its existence. The collection and interpretation of data about the universe is done to overcome fear and tension caused by uncertainty. Man wants to have the knowledge to dominate the universe. This request; it drags man to breakthrough and search. The search for meaning that has not ended since the archaic man; it gives new meaning to human life by evolving in different directions in the historical process. The search for meaning begins with a sense of curiosity and amazement in the psychological field and turns into meanings by synthesizing religion, cultural values and historical experiences. In the process of searching, while trying to eliminate the feeling of amazement, one tries to find the reason for its existence. This process is an impulse and a force that pushes people into action, as well as activating a person's cognitive activities. As a result of the use of cognitive activities, interests and needs transform into behavior and the was gained identity. When cognitive activities are gathered in a common theme, social identity emerges. Today's conditions and historical experiences have an important role in social identity acquisition. Mythic thought has a place in both individual identity and in social identity. The most concrete indicators of mythic thought; It is the relaxation of the individual while listening to a fairy tale or watching a science fiction movie, the thirteen number is considered sinister and not to be used, and the evil eye bead is worn to protect from the evil eye. In this study mythical thought ; will be analyzed in terms of relational aspect by considering in the context of religion and psychology.
View PDFchevron_right
Din, Diyanet ve Cemaat Denklemi
A. D A Ğ TEPE
Din, Diyanet ve Cemaat üzerine yapılan tartışmalara katkı olan bir çalışmadır...
View PDFchevron_right